Sevgili arkadaşlar, öğretmenleriniz sizden derslere gelmenizi, hazırlıklı gelmenizi, ders sırasında dikkatinizi derse vermenizi bekler. Bu tüm okullarda, tüm bölümlerde ve tüm zamanlarda böyledir. Doğrudur da... Hep öğrencilerden beklentilerimizden konuşuruz. Ben bir de sizin yanınıza geçip, sizin bizlerden neler beklemeniz gerektiğinden bahsetmek istiyorum.
Konservatuvar öğretmenleri bir taraftan bir sanatçı olarak kariyerlerini devam ettirdiklerinden her zaman düzenli (gününde ve saatinde) ders yapamayabilirler. Bu bizim sektörümüzün doğasındandır. Ancak böyle durumlar için telafi dersleri vardır. Yapamadığımız dersi sonradan telafi etmek zorunluluğumuz vardır. Yani eğer bir dersiniz o hafta içinde olmuyorsa, size de uyacak başka bir zamanda o dersi “telafi” etmek biz öğretmenlerinizin görevidir. Resmi olarak her dönem 13-16 ders civarında ders hakkınız vardır. O bizim birbirimize olan borcumuzdur.
Derslere sizin hazırlıklı gelmenizi beklediğimiz gibi bizim de hazırlıklı olmamız önemlidir. Sizinle çalışacağımız eserin parmak numaralarını, yaylarını, stilini, tarihsel bilgilerini bizim de sizler gibi önceden bir araya getirmemiz gerekir (yıllar içinde defalarca aynı eserleri öğreten meslektaşlar bu konuda doğal olarak avantajlıdır). Eğer size öğreteceğimiz esere hakim değilsek bu bizim öğretmen olarak bir eksikliğimizdir. Yine telafi etmemiz gerekir.
Bir başka önemli konu da biz nasıl sizden ders sırasında tam konsantrasyon bekliyorsak, bizim de ders sırasında tam konsantrasyona ihtiyacımız vardır. Bazen kulağıma geldiği oluyor; ders sırasında gazete okuyan, bilgisayar ekranından gözünü ayırmayan ya da bir şeyler yazan öğretmenler oluyormuş. Bu öğretmenler yanlış yapıyor demektir. Tabi gelen telefonları cevaplamak zorunda kalabiliriz, benzer günlük gereklilikler olabilir ancak bunlar yine de sizin zamanınızdan alınmıştır ve telafi edilmelidir. Öğretmenlerin sizi kahveleri bitmedi diye, sohbet ediyorlar diye koridorda uzun süre bekletmeye, sürekli olarak sudan sebeplerle dersinizi ertelemeye hakları yoktur. Ben saatlerce hocasını bekleyen öğrenciler olduğunu biliyorum (hatta kendileri de hoca olmuş arkadaşlarımdan dinledim bu yaşanmış hikâyeleri). Aylarca ders yapmayan, telafisini de yapmayan, her dersin başında öğrencisini koridorda 15-20 dakika bekleten öğretmenler de olmuştur.
Sevgili arkadaşlar öğretmene saygı ve sevgi çok doğaldır ve gereklidir. Ancak haklarınızı koruyun. Dersinizi yapmayan öğretmeninizi ona duyduğunuz “saygı”dan dolayı affetmeyin. Saygıya devam ama hakkınız olan derslere siz sahip çıkmak zorundasınız. Öğretmenler de insandır. Daha çalışkanı, tembeli (evet doğru duydunuz tembel öğretmen diye bir şey de var), alçakgönüllüsü ya da şımarık olanı da olabilir. Ne olursa olsun kendisine samimiyetle gülümseyip “hocam, geçen dersimizi yapamamıştık, telafisini ne zaman yapabiliriz, ben güzel hazırlandım” diyen öğrencisini kıracak, bu nazik, terbiyeli hatırlatmaya alınacak bir öğretmen olmamalı...
Bizden o kadar da korkmayın. O kadar “ne haddime” diye düşünmeyin. Biz sizin derslerinizi yapmıyorsak, yapamadıklarımızı telafi etmiyorsak, derslerinizde başka şeylerle ilgilenip “hıı, fena değil” diyerek geçiştiriyorsak en azından uyarıyı hak ediyoruz demektir. Zaman zaman hoşgörü gösterdiğiniz, nazikçe “hatırlatma”larda bulunduğunuz hocanız yine de davranışlarına devam ediyorsa yapılmayan derslerinizin günlerini saatlerini, hocanızın mazeret olarak söylediklerini not edip bir dilekçe ile okulunuzun müdüriyetine yazılı olarak şikayette bulunun. Evet, doğru duydunuz. Şunu unutmayın hocanız kendi çocuğunun üç beş dersi yapılmıyor olsa çocuğunun okulunu bir birine katardı... Siz de bize emanet çocuklarsınız. Biz “lütfettiğimiz” için değil devlet bize sizleri yetiştirelim, bildiklerimizi saklamadan öğretelim diye maaş verdiği için öğretmenlik yapıyoruz. Birçoğumuz da bunu minimum zorunluluklarımızın üzerine çıkarak “fedakarlıklar”da göstererek, sizleri severek, önemseyerek yapıyoruz. Bu yazıyı çok nadir de olsa her sektörde ve zamanda olduğu gibi bizim sektörümüzde ve zamanımızda da gerçekleşebilecek olaylar konusunda bilgilendirmek için yazıyorum. Birilerini ya da bir kurumu kastetmiyorum.
Çok da korkmayın, güzelce ispat edildiyse ders yapmayan öğretmeniniz size sınavda kolay kolay takamaz. Genelde derslerinde gazete okuduğu, derslerini, telafilerini yapmadığı bilinen hocalar diğer hocaların da kendilerine duydukları saygıyı yitirir. Yine de yıllarca bu durumda devam eden, öğrencilerin hakkını yiyen, resmi olarak uyarılmadığı ve ceza almadığı için bu durumu fazla önemsemeyen hocalar vardır. Lütfen onların bu sektördeki hayatına son verelim. Haklarınızı sonuna kadar koruyun. Sizi iyi yetiştirecek, işine ve sizlere saygı duyan hocalara da saygıda kusur etmeyin. Sözlerinden çıkmayın.
Comments